29 Nisan 2011 Cuma

Bilinçaltı Kusmukları (1)



Kendinizi aşklarınızla ne diye kandırıp duruyorsunuz?
Bir kişiye ait olmadık hiçbir zaman.
Bir kişiye ait olmak için yaratılmadık.
Bir varlık olduk hepimiz; ikimiz değil, ikiniz değil, hepimiz...


Ben, sende onu ararken kaybettim kendimi; güzelliklerinde.
Onun her güzelliğinde sana hayran oldum, sana bağlandım.
O sihirli ipten yok ki fani dünyada.
Bir taraf isterse kesebiliyor bağı kendi makasıyla.
Ya da kopuveriyor işte, ip bu sonuçta.


Hepimiz bağlıyız aslında bir bütüne.
Fark edemediğimizden parçalarla uğraşıp duruyoruz.
Çok kenarlı yapboz parçacıklarıyız, 
bir tarafımıza uyanı bulduk mu yapışırız.
Halbuki ne bu acele?
Rüyanın sonunda birleşeceğiz hepimiz, 
dönüşeceğiz büyük resme.


Hem ne kadar büyüğüz biz de boşluğumuz acıtıyor canımızı?
Kendimizi o sandırıyorlar bize, büyütüyoruz gözümüzde,
Her göz göze gelişimizde, yanıyor canımız tek başınalığımızın hiçliğiyle.


Fark etmeliyiz aslında...
Biz zaten bir bütünüz henüz birleşmemiş olsak da.
Parçaların ayrı olması 
O bütünün varlığının olmadığını gösterir mi?
Varız işte,
Bir bütünüz hepimiz.


Küçücük parçalarız, bu yakınmalar niye?
Tüm parçaları bulmaya gücümüz yetmezken
İçimizdeki eksikliği bulmaya çalışmak niye...


Parçalara zarar verdikçe resim kusursuzluğunu kaybeder.
O her kusuru düzelttiğinde bize acı olarak döner.
Rüyadayken canımız bu kadar yanabiliyorsa,
Uyanınca nasıl katlanacağız bunların sonucuna?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder