28 Nisan 2011 Perşembe

Alice Sıradanlıklar Diyarında (1)




Alice bir şeyler zırvaladı ve Tırtıl Absolem; "sen fazla film izliyorsun galiba" dedi.

-Evet efendim, fakat bunun nesi kötü anlamış değilim.

-Filmler gerçek değildirler, hayal ürünüdürler. Senin bahsettiklerin de gerçek dünyaya uygun düşecek fikirler değildi. Ancak filmlerden etkilenip bu tür fikirlere sahip olabilirsin.

-Ben bu görüşünüze katılmıyorum efendim. Çoğu film aslında gerçeğin ta kendisidir, hayatın içinden gelir. Bilim kurgulardan bahsederseniz eğer, onların da çoğu birkaç yıl sonra gerçekleşir. Sanırım siz bana "sen fazla fantastik film izliyorsun" diyecektiniz.

-Hayır, Alice. Sen kaç yaşındasın?
-17 efendim.

-Ben ise 48. Sen bu yaşına kadar gerçek hayattan uzak kaldın Alice. Hep kafanda uyarladığın bir dünyada yaşamayı planladın. Hayal ettin hep, büyüyünce filmlerdeki gibi büyülü bir hayatın olacaktı. Farklı, eğlenceli, dahice bir hayat. 17 yaşına geldiğine göre artık öğrenme vaktin gelmiş demektir.

(nargilesinden derin bir nefes çeker) öhhü öhhü...

-Neyi öğrenme vaktim efendim?

-Hayatın kafandaki gibi olmadığını Alice! Bir filmin içinde yaşamadığını, ya da bir masal… Aslında doğduğundan beri aynı sıradanlıkla büyüdüğünü, herkes gibi olduğunu, herkes gibi sıkıcı bir hayatın içinde yaşadığını, monoton, sıradan, büyüsüz bir hayat…



Alice bir kelime dahi çıkaramıyordu ağzından. Hayatında ilk defa gördüğü bir tırtıldan ders alıyordu. Bu ne cürret! Hem sinir hem de korkuyla dolmuştu Alice’in kalbi, hızlı hızlı çarpıyordu. Tırtılın bir an önce susmasını istiyordu ama tırtılın duracağı yoktu. Alice’ten bir cevap almadan devam etti konuşmasına.



-Evet Alice, hayatın kafandaki hayatla hiçbir alakası yok. Bugün bir evlilikten kaçtın, fakat oraya döndüğünde evlenmeyi kabul etmezsen üniversite kazanmak için bütün bir sene çalışıp, sınavlara gireceksin.

Bu sınavlardaki başarına bakarak seni, senin tercihlerin doğrultusunda bir üniversiteye yerleştirecekler. Bu üniversitede seçtiğin mesleğe sahip olmak için 4-5 sene çalışacaksın. Yine sınavlara girip atamaların yapılırsa bir meslek sahibi olacaksın.

Çok geçmeden ya senin sevmediğin sana tapan bir adamla ya da seni kandırıp kendine aşık eden çıkarcı bir adamla evleneceksin. İkiniz de her gün işlerinize gidip geleceksiniz, akşamına yorgun düşeceksiniz ve hiçbir şey yapmadan her gününüzü bu şekilde öldüreceksiniz. Peki ya ne için? Para.

Bugün sen neyden kaçmıştın Alice? Zengin bir kocadan değil mi?

Şimdi evlenmezsen, kendini 7-8 sene daha fazladan yorup, yine aynı duruma düşeceksin.

Öhhööö öhhöö öhhö…



Alice burada daha fazla kalmak istemiyordu, yaşlı tırtılın yanından hemen uzaklaşmak istiyordu…



Bir dakika geçmeden bir şey oldu ve Alice aslında uzaklaşmak istemediğini düşünmeye başladı.

Evet, uzaklaşmak da istemiyordu. Bu sıkıcı tırtılın yanından gitmek bile istemiyordu artık.

Hemen yanında biten böğürtlenleri konuşmaya başlamadan önce büyük bir hevesle yemek isterken artık hiç de çekici bulmuyordu onları. Tırtılın ağzından çıkan kavunlu nargile dumanı “beni içine çek” demiyordu artık, Alice yere uzandı.

Gökyüzüne baktı, karanlık bulutlar boğucuydu; rahatsızlığına karşı hiçbir eylemde bulunamadı.

Ölene kadar burada yatıp, kıçını büyütebilirdi artık…



19.ağustos.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder